Çok yüksek umutlarla almadığım bir oyundu DA Origins. Özellikle oyunun 2009 yapımı olduğunu düşündüğümde gerek oyun motorunun gerekse de grafiklerin biraz eski kalacağını ve bunun da oyundan alacağım zevke ket vuracağını düşünüyordum. Gerçekten de oyunun ilk 5-6 saati bu şekilde geçti. Hem mekaniklerin eski olması hem de oyunun aslında PS tabanlı olması, grafiklerin tabir yerindeyse küf kokuyor olması beni oynarken zorladı. O nedenle oyunu 1 kez sildim. Daha sonra hikayesinin bende uyandırdığı merak nedeniyle oyunu tekrar yükledim. Neredeyse üstüne 30 saat daha oynadım. Bu incelememe bir ön girişti. Şimdi bu oyunu neden oynamamız gerekiyor ona değineceğim.

Değineceğim ilk konu pek fazla vakti olan bir insan olmadığımdır. Oyun oynamaya başka uğraşlarımdan çaldığım zaman ile vakit ayırabiliyorum. Özellikle bu uğraşlarımın başına kitap geliyor. Bu nedenle bir oyun oynamaya karar verdiğimde güzel bir hikaye barındırmasını istiyorum. Bu şekilde kitaptan alamadığım hikayeyi, oyundan almaya çalışıyorum diyebilirim. Oyunun hikayesinin kalitesine baktığımızda göreceğimiz şey ise muazzamlık. Girmediğim yer, bakmadığım taş, bulmadığım codex kalmadı. Özellikle, sürekli bu tür oyunlar oynamam nedeniyle combat kısımlarını çok hızlı geçebildim. Bundan ötürü yukarıda göreceğiniz 34 saat sizi yanıltmasın. Normal profilde bir oyuncunun 50-60 saatine falan denk geliyordur diye tahmin ediyorum. Bu cümleyi üst perdeden söylemiyorum. Yatkın olduğum türün bu olduğunu dile getirmeye çalışıyorum.
Değinmek istediğim ikinci konu ise yaptığımız seçimlerin oyunu şekillendirmesidir. Seçimlerimiz birçok şeyi hatta kaydınızı sonraki oyuna aktarırsanız, o oyunun hikayesini de etkiliyor. Bu gerçekten çok kıymetli bir şey. Çünkü size sundukları hikayeyi ve evreni, sizin seçimlerinize göre senaryolaştırmış oluyorlar. Bu da oyunun hem oyuncuya hem de oyuncunun seçimlerine saygı duyduğunu gösteriyor.
Üçüncü ve son olarak değinmek istediğim konu ise bu oyun üzerinden oyun sektörü. Bu kapsamda da oyunun ne kadar değerli olduğudur. Oyunun çıkış yılı 2009. 12 yılda bu türe giren kaç tane başarılı ya da başarısız oyun çıkmıştır diye düşündüğümde tahmini olarak 1000 tane oyun çıkmıştır diye akıl yürütüyorum. Bunların elle tutulur olanlarını toplasan 100 tane etmezler. Bu bir yılda sadece 8 tane demek oluyor ki bunların kaç tanesi gerçekten başarılıdır bilemiyorum. Sektörün geldiği noktada bu tarz oyunlar kendisine pek bir pazar payı bulamıyor. Bulabilenler de ya kült serilerin devam oyunları oluyor ya da muazzam nitelikte bir oyun oluyor. Türü besleyen ortalama ve ortalamanın biraz üstü oyunlar yapım şirketlerini zarar ettirdiğinden tercih edilmiyor. Burada yeni nesil oyunculara yakınmıyorum ya da oyun yapım şirketlerine bahane bulmuyorum. Her sonraki kuşak kendisinden önceki kuşaktan daha farklı nitelikte daha farklı alışkanlıklara sahip. Özellikle bu farklılıklar günümüzde daha da derinleşmekte. Sektörün ana kazanç kaynağı haline gelen yeni kuşağın, oyunlarda aradığı nitelikler ya da alışkanlıklarına uygun olan tarzlar çok daha farklı türde. Onların bu arayışı geniş geniş eleştirilebilir ya da yanlış olduğu bizler gibi dikte edilebilir değil. Çünkü kendi kuşaklarının yetiştiği dönemin zamansal ve çevresel özellikleri onları bu noktaya getirdi. Sadece onlar için üzülüyorum. Başka uğraşlarından çalarak zaman ayırdıkları oyunların onları doyurmayacak olmasına ve bunu yıllar sonra fark edecek olmalarına. İncelememin son bölümü pek bir oyun incelemesi gibi olmadı farkındayım; ama umarım anlatmak istediklerimi anlatabilmişimdir. Oyun konusunda kararsız kalmış kişileri oynamaya veya oynamamaya ikna edebilmiş ve düşüncelerini netleştirebilmelerini sağlayabilmişimdir diye umuyorum.